الكِتَابُ الخَامِس: صلاة التطوع والوتر

1317 - (ق) عَنْ عَائِشَةَ رضي الله عنها قَالَت: لَمْ يَكُنِ النَّبِيُّ صلّى الله عليه وسلّم، عَلَى شَيْءٍ مِنَ النَّوَافِلِ [1] ، أَشَدَّ مِنْهُ تَعَاهُداً [2] عَلَى رَكْعَتَيِ الْفَجْرِ.

Âişe bint Ebî Bekir -radıyallahu anhâ- şöyle demiştir: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- sabah namazının iki rekat sünnetine diğer nâfile namazlardan daha fazla önem verirdi. Başka bir rivayette: «Sabah namazının iki rekat sünneti, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır.»

1323 - (ق) عَنِ ابْنِ عُمَرَ رضي الله عنهما قَالَ: صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ صلّى الله عليه وسلّم: سَجْدَتَيْنِ [1] قَبْلَ الظُّهْرِ، وَسَجْدَتَيْنِ بَعْدَ الظُّهْرِ، وَسَجْدَتَيْنِ بَعْدَ المَغْرِبِ، وَسَجْدَتَيْنِ بَعْدَ الْعِشَاءِ، وَسَجْدَتَيْنِ بَعْدَ الجُمُعَةِ، فَأَمَّا المَغْرِبُ وَالْعِشَاءُ فَفِي بَيْتِهِ.

Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhuma- şöyle demiştir: "Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte öğle namazından önce iki rekât, öğle namazından sonra iki rekât, cumadan sonra iki rekât, akşam namazından sonra iki rekât ve yatsı namazından sonra da iki rekât namaz kıldım." Başka bir lafızda: "Akşam, yatsı ve cumanın sünnetlerini evinde kılardı." Bir diğer lafızda ise İbn Ömer -radıyallahu anhuma- şöyle demiştir: "Hafsa bana şöyle anlattı: Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- fecrin doğuşundan sonra iki rekât hafif namaz kılardı. Bu benim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanına girmediğim vakitteydi."

1326 - (م) عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ شَقِيقٍ قَالَ: سَأَلْتُ عَائِشَةَ عَنْ صَلاَةِ رَسُولِ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم، عَنْ تَطَوُّعِهِ؟ فَقَالَتْ: كَانَ يُصَلِّي فِي بَيْتِي قَبْلَ الظُّهْرِ أَرْبعَاً، ثُمَّ يَخْرُجُ فَيُصَلِّي بِالنَّاسِ، ثُمَّ يَدْخُلُ فَيُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ. وَكَانَ يُصَلِّي بِالنَّاسِ الْمَغْرِبَ، ثُمَّ يَدْخُلُ فَيُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ. وَيْصَلِّي بِالنَّاسِ الْعِشَاءَ، وَيَدْخُلُ بَيْتِي فَيُصَلِّي رَكْعَتَيْنِ. وَكَانَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ تِسْعَ رَكَعَاتٍ، فَيهِنَّ الْوِتْرُ. وَكَانَ يُصَلِّي لَيْلاً طَوِيلاً قَائِماً، وَلَيْلاً طَوِيلاً قَاعِداً. وَكَانَ إِذَا قَرَأَ وَهُوَ قَائِمٌ، رَكَعَ وَسَجَدَ وَهُوَ قَائِمٌ، وَإِذَا قَرَأَ قَاعِداً، رَكَعَ وَسَجَدَ وَهُوَ قَاعِدٌ. وَكَانَ إِذَا طَلَعَ الْفَجْرُ، صَلَّى رَكْعَتَيْنِ.