المقصدُ الخامسُ: الحاجاتُ الضَّرُوْريَّة

قال تعالى: {يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ *}. [البقرة:172] وقال تعالى: {يَاأَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا *}. [المؤمنون:51]

2638 - (ق) عَنْ عُمَرَ بْنِ أَبِي سَلَمَة قَالَ: كُنْتُ غُلاَماً في حَجْرِ [1] رَسُولِ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم، وَكانَتْ يَدِي تَطِيشُ [2] في الصَّحْفَةِ، فَقَالَ لِي رَسُولُ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم: (يَا غُلامُ، سَمِّ الله، وَكُلْ بِيَمِيِنكَ، وَكُلْ مِمَّا يَلَيكَ) ، فَمَا زَالَتْ تِلْكَ طِعْمَتِي [3] بَعْدُ.

Ömer b. Ebî Seleme şöyle demiştir: Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in himâyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim yemek tabağının her yanına giderdi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana şöyle buyurdu: “Oğlum, besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!” Bundan sonra benim yemek yeme tarzım hep bu oldu.

2639 - (م) عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللهِ: أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صلّى الله عليه وسلّم يَقُولُ: (إِذَا دَخَلَ الرَّجُلُ بَيْتَهُ، فَذَكَرَ الله عِنْدَ دُخُولِهِ وَعِنْدَ طَعَامِهِ، قَالَ الشَّيْطَانُ: لاَ مَبِيتَ لَكُمْ وَلاَ عَشَاءَ. وَإِذَا دَخَلَ فَلَمْ يَذْكُرِ الله عِنْدَ دُخُولِهِ، قَالَ الشَّيْطَانُ: أَدْرَكُتُمُ الْمَبِيتَ. وَإِذَا لَمْ يَذْكُرِ الله عِنْدَ طَعَامِهِ، قَالَ: أَدْرَكْتُمُ الْمَبِيتَ وَالْعَشَاءَ) .

Câbir b. Abdullah -radıyallahu anhumâ-'dan merfû olarak rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Kişi evine girdiği za­man ve yemek yediği zaman Allah Teâlâ’yı anarsa, şeytan (kendi arkadaşlarına), “Size burada gece yiyecek bir yemek ve yatacak bir yer yok” der. Eğer kişi eve girerken Allah’ı hatırlamazsa, şeytan (arkadaşlarına), “Gece kalacağınız bir yer var” der. O kişi yemek vaktinde Allah’ı anmazsa şeytan arkadaşlarına, “Gece kalacak yer ve yiyecek yemek buldunuz." der.»

2645 - (م) عَنْ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ: كَانَ رَسُولُ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم يَأْكُلُ بِثَلاَثِ أَصَابِعَ، وَيَلْعَقُ يَدَهُ قَبْلَ أَنْ يَمْسَحَهَا.

Cabir b. Abdullah -radıyallahu anhuma- dedi ki: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- parmakların yalanmasını ve yemek kabının sıyrılmasını emretti ve şöyle buyurdu: “Muhakkak ki sizler, bereketin hangisinde olduğunu bilmezsiniz.” Başka bir rivayette ise; ”Birinizin lokması düştüğü zaman hemen onu alsın ve onda bulunan toz, toprak ve benzeri şeyleri gidersin, sonra da onu yesin. Sakın o düşen lokmayı şeytana terk etmesin. Yemek yediği parmaklarını da yalamadıkça parmaklarını bir mendille silmesin. Şüphesiz yemek yiyen kimse bereketin, yemeğinin hangi kısmında olduğunu bilmez.” Başka bir rivayette ise; ”Muhakkak ki şeytan, sizin her birinizin yanında her bir işinde hazır bulunur. Hatta yemek yediği sırada dahi onun yanında bulunur. (O halde) sizden birinizin lokması düştüğü zaman o lokmadaki toz vb. şeyleri gidersin ve sonra da onu yesin. Sakın o lokmayı şeytana bırakmasın.

2647 - (خ) عَنْ أَبِي أُمامَةَ: أَنَّ النَّبِيَّ صلّى الله عليه وسلّم كانَ إِذَا فَرَغَ مِنْ طَعَامِهِ ـ وَقالَ مَرَّةً: إِذَا رَفَعَ مائِدَتَهُ ـ، قالَ: (الحَمْدُ للهِ الَّذِي كَفَانَا وَأَرْوَانَا، غَيْرَ مَكْفِيٍّ [1] وَلاَ مَكْفُورٍ [2] ) . وَقالَ مَرَّةً: (الحَمْدُ لله رَبِّنَا، غَيْرَ مَكْفِيٍّ وَلاَ مُوَدَّعٍ [3] ، وَلاَ مُسْتَغْنًى، رَبُّنَا) .

Ebû Umâme -radıyallahu anh-, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sofrası önünden kaldırıldığında şöyle söylediğini haber vermiştir: «Elhamdulillâhi hamden kesîran tayyiben mubâraken fîhi, ğayra mekfiyyin velâ muveddein velâ musteğnen anhu Rabbenâ.(Çok, temiz, bereketli, sonsuz ve terk olunmayan, kendisinden mustağni olunmayarak yapilan hamd Rabbimizedir.)»