الكِتَابُ السَّادِس: العتق والمكاتبة

3156 - (ق) عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عُمَرَ رضي الله عنهما: أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم قَالَ: (مَنْ أَعْتَقَ شِرْكاً لَهُ [1] في عَبْدٍ، فَكَانَ لَهُ مالٌ يَبْلُغُ ثَمَنَ الْعَبْدِ، قُوِّمَ الْعَبْدُ عليهِ قِيمَةَ عَدْلٍ، فَأَعْطَى شُرَكَاءَهُ حِصَصَهُمْ، وَعَتَقَ عَلَيْهِ العبدُ، وَإِلاَّ فَقَدْ عَتَقَ مِنْهُ مَا عَتَقَ) .

Abdullah b. Ömer -radıyallahu anhumâ- anlatıyor: "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular ki: "Kim, kendisi ile bir başkası arasında (ortak) olan bir köledeki kendine mahsus hisseyi azad ederse, köleye onun malından adilane bir kıymet biçilir, ne eksik ne de fazla. Sonra,onun malından (ortaklara hisseleri verilerek) köle azad edilir. Değilse köleden azad ettiği kısım azad olmuştur."

3158 - (ق) عَنْ أَبِي مُوسى الْأَشْعَرِيِّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم: (ثَلاَثَةٌ لَهُمْ أَجْرَانِ: رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ، آمَنَ بِنَبِيِّهِ وَآمَنْ بِمُحَمَّدٍ صلّى الله عليه وسلّم. وَالْعَبْدُ المَمْلُوكُ إِذَا أَدَّى حَقَّ اللهِ وَحَقّ مَوَالِيهِ. وَرَجُلٌ كَانَتْ عِنْدَهُ أَمَةٌ يَطَؤُهَا، فَأَدَّبَهَا فَأَحْسَنَ تَأْدِيبَهَا، وَعَلَّمَهَا فَأَحْسَنَ تَعْلِيمَهَا، ثُمَّ أَعْتَقَهَا فَتَزَوَّجَهَا، فَلَهُ أَجْرَانِ) .

Ebû Mûsâ el-Eş´arî -radıyallahu anh-´dan merfû olarak rivâyet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Üç sınıf insan vardır ki, onların sevapları ikişer defa verilir: Kitap ehlinden olup da hem kendi peygamberine hem de Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-´e iman eden kimse, hem Allah´ın hakkını hem de efendisinin hakkını yerine getiren köle, câriyesi bulunan ve bu câriyeyi güzelce terbiye eden, iyice eğitip öğreten, sonra da onu âzat edip kendisiyle evlenen kimsedir. İşte bunların iki kat ecri vardır.»

3159 - (ق) عَنِ ابْنِ عُمَرَ رضي الله عنهما: أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلّى الله عليه وسلّم قالَ: (الْعَبْدُ إِذَا نَصَحَ سَيِّدَهُ، وَأَحْسَنَ عِبَادَةَ رَبِّهِ، كانَ لَهُ أَجْرُهُ مَرَّتَيْنِ) .

İbn Ömer -raıyallahu anh'den- merfû olarak rivayet olunduğuna göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: ‘’Bir köle efendisine samimi bir şekilde hizmet eder ve Allah’a da güzelce ibadet ederse onun için iki kat ecir (sevap, karşılık) vardır.’’ Ebu Musa el-Eş'arî-raıyallahu anh'den- merfû olarak rivayet olunduğuna göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: – "Rabbine güzelce ibadet eden ve efendisine karşı vazifesini hakkıyla ve samimiyetle yerine getirip ona itaat eden köle için iki ecir vardır."

3160 - (ق) عَنِ المَعْرُورِ بْنِ سُوَيْدٍ قَالَ: لَقِيتُ أَبَا ذَرٍّ بِالرَّبَذَةِ، وَعَلَيْهِ حُلَّةٌ، وَعَلى غُلاَمِهِ حُلَّةٌ، فَسَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ؟ فَقَالَ: إِنِّي سَابَبْتُ رَجُلاً فَعَيَّرْتُهُ بِأُمِّهِ، فَقَالَ لِيَ النَّبِيُّ صلّى الله عليه وسلّم: (يَا أَبَا ذَرٍّ، أَعَيَّرْتَهُ بِأُمِّهِ؟ إِنَّكَ امْرُؤٌ فِيكَ جَاهِلِيَّةٌ! إِخْوَانُكُمْ خَوَلُكُمْ [1] ، جَعَلَهُمُ اللهُ تَحْتَ أَيْدِيكُمْ، فَمَنْ كَانَ أَخُوهُ تَحْتَ يَدِهِ، فَلْيُطْعِمْهُ مِمَّا يَأْكُلُ، وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يَلبَسُ، وَلاَ تُكَلِّفُوهُمْ مَا يَغْلِبُهُمْ، فَإِنْ كَلَّفْتُمُوهُمْ فَأَعِينُوهُمْ) .

el-Ma’rur b. Suveyd dedi ki: Ebu Zer –radıyallahu anh-’ı gördüm. Üzerinde bir Hulle (bir tür elbise) vardı. Kölesi üzerinde de aynısı vardı. Ona bunun sebebini sordum. (Ma’mur), dedi ki: Ebu Zer, Rasûlullah –sallallahu aleyhi ve sellem- hayatta iken bir adama söverek annesinden ötürü onu ayıpladığını söz konusu etti. Nebi –sallallahu aleyhi ve sellem- de: «Şüphesiz ki sen, kendisinde cahiliye olan bir kimsesin. (Bu köleleriniz) din kardeşleriniz ve size hizmet edenlerinizdir. Allah onları emrinizin altına vermiştir. Her kimin kardeşi elinin altında ise yediğinden ona yedirsin, giydiğinden ona giydirsin. Altından kalkamayacakları işleri yapmakla onları yükümlü tutmayın. Eğer onlara böyle bir yükümlülük verecek olursanız, o işte kendilerine yardım edin.» buyurdu.